11.12.2017


İslamda samimiyetsizlik ve Kudüs

Bundan yüz yıl öncesine kadar Kudüs’ü Osmanlı’nın İstanbul’dan gönderdiği mülkiyeliler yönetiyordu. Osmanlı’nın mülkiyelilerle yönettiği Kudüs bugün nereden nereye geldi. 1947-Yahudiler Filistin nüfusunun sadece 1/3'ünü oluşturuyor ve Filistin topraklarının yüzde 6‘sına sahipti. 

29 Kasım 1947, Birleşmiş Milletler’in bölme planı:  - Filistin Topraklarının yüzde 56‘sını Yahudilere verdildi. Ayrıca planda Kudüs’e Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyi'nin himayesinde silahtan arındırılmış uluslararası bir statü verildi. 

14 Mayıs 1948-İsrail’ in kuruluşu ilan edildi.  1948 Arap-İsrail savaşı-700 bin Filistinli'nin mülteci haline gelmesine sebep oldu. Savaş sonunda İsrail toprakları Filistin‘in yüzde 77’sine tekabül ediyordu, yani Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi dışındaki tüm topraklar. 

1967 Altı Gün Savaşı  - İsrail tüm Filistin’ i işgal etti. 5 Haziran‘da Doğu Kudüs’ü ele geçirdi ve yerleşimci programını başlattı. 

1980- İsrail Kudüs’ü birleşik başkent ilan etti.  -Birleşmiş Milletler, uluslararası hukukun ihlali olarak gördüğü bu ilanı geçersiz sayan 478 sayılı bir karar aldı. 

1987-İlk intifada.  

13 Eylül 1993-İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasında Oslo Barış Anlaşması imzalandı. 

26 Ekim 1994-İsrail ve Ürdün 45 yıllık düşmanlığa son veren barış anlaşması imzaladı. İsrail Kudüs’te Müslümanlar İçin kutsal bölgelerde Ürdün’ün özel rolünü kabul etti. 2000 İkinci İntifada- İsrail’ de eski Başbakan Ariel Şaron denen katil Kudüs’te Mescid-i Aksa‘yı ziyaret edince Filistinliler bunu kışkırtma olarak nitelendirdi ve protestolar sonrası İkinci İntifada başladı. 

23 Eylül 2011- Filistin Yönetimi tam üye devlet statüsü kazanmak amacıyla Birleşmiş Milletler’ e başvurdu. 

31 Ekim 2011- Filistin UNESCO’ya tam üyelik hakkı kazandı ve kurumun 194. üyesi oldu. Bunun ardından İsrail Doğu Kudüs’ te yerleşim birimlerinin hızlandırılması kararı aldı. 

30 Kasım 2012-Birleşmiş Milletler Filistin’e, Birleşmiş Milletler’de “üye olmayan gözlemci devlet“ statüsünü verme kararı aldı.Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki oylamada Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden Fransa, Rusya ve Çin bu kararı desteklerken İngiltere çekimser kaldı, ABD ise 'Hayır' oyu kullandı. 

6 Aralık 2017-Trump Kudüs’ ü İsrail’ in başkenti olarak tanıdı.

7 Aralık 2017- Hamas lideri Haniye intifada çağrısında bulundu.

Peki yahudilerin bu kadar büyümesinde, topraklarının genişletilmesinde Filistinliler'in ve İslam ülkelerinin suçu yok mu? Suçun en büyüğü 70 sene önceki Filistinliler'indir. 70 sene önceki Filistinliler, kendilerini uyanık sanarak misal olarak 1 liralık toprağı 10 liraya Yahudiler'e sattılar. Sonra o Filistinliler “Aaa bak Yahudileri kazıkladık” diyerek sevindiler. Halbuki kazığı yiyen kendileriydi. Filistinliler, İsrail devletini kurmak için sabırla bekleyen Yahudiler'e topraklarını satmamış olsalardı belki bugün bu sıkıntılar yaşanmayacaktı. 

Müslümanlarda birlik, beraberlik yok

İslam ülkelerinin liderleri İsrail devletine karşı samimi olarak sert tavır ortaya koymuş olsalardı bugün Müslümanların ilk kıblesi, Peygamber Efendimizin Mirac’a çıktığı ve yer yüzünün ikinci mabeti Kudüs İsrail’in başkenti ilan edilmeyecekti. Açık konuşmak gerekirse biz Müslümanlar'da şuur, samimiyet, birlik ve beraberlik yok. İslam ülkelerinin liderlerinde şuur ve samimiyet olmuş olsa idi, zamanında büyükelçiliklerini Kudüs’e taşırlardı. Peki bundan sonra İsrail’in, Amerika’nın ve diğer ehli küfrün zulmüne uğramamak, topraklarımızı korumak, mili ve manevi değerlerimizi, herşeyden önemlisi namusumuzu korumak için ne yapmalıyız? Tek kelimeyle önce İsrail’in ve Amerika’nın güdümündeki İslam ülke liderlerinin koltuğu bırakması gerekir. Şuurlu, birbirine kenetlenmiş, fitne ve fesatlığa gelmeyen İslam topluluğu olmalıyız. Hele hele mezhep safsatasından, mezhep fitnesinden ve ehli küfrün himayesindeki ajanların kontrol ettiği cemaatlerden de uzak kalınmalıdır. Ya sonra? Sonra kendi bilim adamlarımızı yetiştirmeliyiz, teknoloji ve sanayi alanında büyümeliyiz, bilhassa silah sanayiinde büyüyüp kendi silahımızı, nükleer füze ve atom bombalarımızı yapmalıyız. Yani ehli küfre muhtaç olmadan İslam dünyası dimdik ayakta kalmalı. İşte o zaman İslam dünyasına ve Müslümanlara kimse zulmedemez. Ehli küfür sessizlikten şefkatten değil, sertlikten ve güçten anlar. Aksi durum kadercilik olur benden söylemesi. Ne diyeyim CENAB-I ALLAH BİZ MÜSLÜMANLAR'A BİRLİK İÇİNDE OLMAYI NASİP ETSİN. ALLAH MÜSLÜMANLARA ZULÜM EDENLERİ HELAK ETSİN. ALLAH DEVLETİMİZE, MİLLETİMİZE, BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZE ZEVAL VERMESİN, AMİN.