24.07.2017


Sonradan pişman olmamak için

Bundan 20 yıl öncesine kadar milletimiz, dedelerimizle, babaanne veya anneanne ile birlikte büyük aile olarak yaşardık. Doğal olarak çocuklarımız büyük aile içinde gayet sağlıklı, milli ve manevi değerlerimize göre yetişirdi. Büyük aile içinde yetişen çocuklarımız ve aile fertleri birbirinden sorumlu olduklarından dolayı yanlış yola düşmez ve hata yapamazlardı.
Günümüzden ise çoğu insanda bu hassasiyeti görmemiz mümkün değil. Son 20 yıldır çeşitli sebeplerden dolayı büyük aile kültürümüzü ve aile yaşantımızı bilhassa televizyon dizilerinin etkisiyle kaybettik. Anne ve babasıyla huzur içinde yaşaması gereken çoğu gençlerimiz, kendi ruh haline göre rastgele birini bulup birlikte ev tutup yaşamaya başladı. Ya sonra yaşlanan, elden ayaktan düşen anne ve babanın durumu? Eskiden yaşlılarımız yaşlılar bakım evine konduğunda toplum tepki gösterir, anne ve babasına bakmayan evlat için “Lanet olsun”, “Olmaz olsun böyle evlat” denirdi. Ülkemizde son 20 yıldır yaşlılar için muhtaç bakım evleri mantar gibi çoğaldı. Neden çoğaldı? Çünkü çoğu evlatlar anasına ve babasına bakmadığı için çoğaldı.
Ana ve babasını bir başkasının şefkatine teslim eden, bakım evine yerleştiren evlatların akibeti hiç iyi olmaz. Bazı evlatlar kendileri bakması gerekirken yabancı uyruklu bakıcı tutuyorlar. Yabancı uyruklu bakıcıların çoğunun hırsızlık yaptığını, yaşlılara eziyet ettiğini de yakın çevremde duymaktayım.
Sevgili okuyucularım, Peygamber efendimiz “Kim anne ve babası hayattayken onların duasını almamış evlatlar için üç kez o evladın burunu sürtsün” demiştir. Bizler her ne olursa olsun, dünyada ve ahirette huzurlu olmak istiyorsak, cennette yer edinmek istiyorsak mutlaka ama mutlaka anne ve babamıza sahip çıkıp onları duasını alalım. Anne ve babamızı bir başkasının şefkatine terk etme yerine kendimiz bakıp dünya ve ahiret hayatımızı kurtarmış olalım.
Şimdi bazıları diyebilir ki “Ama hocam, benim annem, babam çok huysuz, ayrıca evlatlar arasında ayrımcılık yapıyor, parasını, malını mülkünü değer evladına verdi. Parasını, malını mülkünü kime verdiyse o baksın” diyebilirsiniz.
Sevgili kardeşlerim, sakın ama sakın böyle düşünmeyin. Şeytanın kalbinize yerleştirdiği bu tarz düşünceleri hemen atın. Bizler anne ve babamıza dünya menfaati için değil, Allah rızası için bakmalıyız. Bizler kendimizi dünya nimetlerine kaptırırsak Allah korusun sonra ahiret hayatımızı mahveder ve cenneti kaybederiz.
Derim ki anne ve babalar olarak bizler evlatlarımızla birlikte aynı çatı altında yaşayalım, evlatlarımızı milli, manevi değerler ve güzel ahlak üzerine yetiştirelim. Evlatlarımıza helal ve haram kavramlarını öğretelim. Evlatlarımızı başıboş bırakıp yanlış kişilerle arkadaşlık yapmasına fırsat vermeyin.
Sevgili gençler, sizler de ne olur anne ve babanızın kıymetini bilin. Anne ve babanız hayattayken onların duasını almaya çalışın. Sakın anne ve babanızı bir başkasının şefkatine, bir başkasının merhametine muhtaç etmeyin. Allah korusun sonra hak baki olduğunda çok ama çok pişman olursunuz.
Şimdi sizler de “Hocam, hanımım veya kocam aileme yakın olmamı, onlara gidip gelmemi istemiyor” diyebilirsiniz.
Sevgili gençler, karı koca bulunur ama ana ve baba öldükten sonra bir daha bulunmaz benden söylemesi.
Ne diyeyim, CANABI ALLAH ANANIN DA BABANIN DA EVLADIN DA HAYIRLISINI VERSİN. ALLAH CÜMLEMİZE DEVLETİNE, MİLLETİNE, ANA VE BABASINA HAYIRLI EVLATLAR YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN. ALLAH DEVLETİMİZE, MİLLETİMİZE, BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZE ZEVAL VERMESİN. AMİN.